Astronomi hepimizin günlük hayatımızda duyduğumuz konulardan bir tanesidir. Modern astronominin temelini astronomik gözlemler oluşturmaktadır. İlk uygarlıkların gelişimi ve bu uygarlıkların belirgin takımyıldızlarını kaydedip isimlendirdiği milattan önceki 3000’li yıllara dayanmaktadır. Modern astronominin mucidi olarak ilk kavim Sümerler olarak kabul edilmektedir.
Hepimizin hayatında büyük bir yeri olan astronomi nasıl doğdu, nasıl değişti merak edilmektedir ve astronomiye dair merak ettiğiniz tüm detaylar içeriğimizde…
Astronominin Başlangıcı
Astronominin başlangıcı milattan önce 3000’li yıllara dayanmaktadır. Eski çağlardan bu yana astronomik olaylar insanlara ilgi çekici gelmiştir. İlk çağ insanları evrendeki ve astronomi olayları üzerinde çalışmalar yapmak için gerekli ortamı hazırlayamamıştı. Yaşamlarını çok zor koşullar altında sürdürebilen ilk insanlar güvenli ve rahat bir yaşam için hayatını zorlaştırdığı bilinen doğa güçlerini kontrol etmek ve anlamak zorundaydı. Hayatını idame ettirebilmesi için buna ihtiyacı vardı. Astronominin ilk insanın dikkatini çektiği dönem astronomi bilimi ve yalnızca bilim gerçeği öğrendi. Yalnızca merak değil aynı zamanda da sosyal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.
Astronomi çalışmaları gelenekleri ve fiziksel olaylara dayalı çalışmalar şeklinde iki gruba ayrılarak incelenmektedir. Geleneklere bağlı olarak yapılan çalışmaların kaynağı İlk insanların doğa olayları karşısında yaşamış olduğu ürperti ve korkudur. Bu olayı açıklayamadıkları için bu olaylardan tapınmaya başlamışlardır. Bu nedenle astronomi ilk çağlarda bir dinsel tören veya üye olarak da kabul edilmekteydi. Özellikle de tam takımyıldızları da bu çalışması dinsel inançların uzantısı olarak karşımıza çıkıyordu. Fakat güneş dünya çevresinde hareket ediyormuş gibi görünmesine rağmen güneşimiz yıldızlar arasında görülen bu hareketi 12 takımyıldız içinden geçiyor. 12 adet burç ayrılıyor ve bu burçlar boğa, balık, aslan, yengeç, kova, terazi, başak, akrep, ikizler, koç, yay ve oğlak gibi burçlar ortaya çıkıyor.
Bazı dönemlerde Dünya ve Güneş takımyıldızları aynı doğrultuya gelir ve o dönemde doğan kişilerin burçları o takımyıldızının ismini alır. Dicle ve Fırat nehri arasında yer alan Mezopotamya’da yazı eski belgeler incelendiğinde ayrı dili konuşan Sümerler ve Akadlar bu bölgeyi de yaşamlarını sürmüşler. Daha sonra Babiller bölgenin hâkimiyetini kazanmış ve Babil kenti uygarlığın kültür ve ticaretin merkezi olmuştur. Yaşam yüzeyleri de giderek yükselmiştir. Bu nedenle de sosyal yapıda değişiklikler oluşmuştur. Maddi gereksinimlerden çok manevi gereksinimlerin baş gösterdiği bu dönemde bilim ve sanat gelişmiş böylelik ile ilk uygarlık çağı başlamıştır.